19 Şubat 2009 Perşembe

Curious Case of Benjamin Button.....Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi



Can Yücel'in bir yazısı vardır.Hayatı tersten yaşamak diye.. Filmin konusunu ilk duyduğumda o yazı geldi aklıma..

Filmi şöyle bi düşündüğümde en hoşuma giden yönü farklı bi konu seçilmiş olması ve merakımın en son sahnesine kadar bitmemiş olması.Bu filmi türkler yapsaydı emin olun bi çözüm bulunur ve farklı sonuçlanırdı..
Yazmak istediklerimi açıkca yazmak istiyorum bu nedenle filmi izlememişseniz bu yazımı okumayın..Çünkü merak ederek izlemenin tadı hiçbişeye benzemiyo.Yinede,olucakları bilsende ikinci üçüncü defada izlenebilinecek bi film.



Ölüm döşeğindeki yaşlı bi bayanın kızına Benjaminin günlüğünü okutmasıyla başlıyor film. İnsan o tarz sahnelere alışkın olduu için sanıyor ki hastanedeki anne-kızla alakalı bi durum olmıcak.Çünkü genelde ya hikayesi geçen insan ilk sahnedeki karaktere bağlanır ya da tamamen alakasız insanlardır o sahnedekiler,masalsı bi hava verilmesi için bu şekilde sunulur film izleyiciye.Ama ikiside değildi.Yaşlı kadınla Benjaminin aşkını Benjaminin yazılarından takip ettik.

Yaşadığımız ilişkilerde ne kadar yakın olsakta pek çok durumda ne düşündüğünü ne hissettiğini merak ederiz karşımızdakinin.Filmde Benjaminin bazı olaylardaki düşüncelerini izleyiciyle beraber yaşlı bayanda öğreniyor ve şaşırıyor.Bu durumda çok hoş bi hava katmıştı filme.

Yaşlı bayan(Daisy),bir hikaye anlatıyor..Yıllar önce yaşayan bir aile oğlunu savaşa yolluyor ve şehit düşüyor.Saatci olan baba terminal için yaptığı son saatini tamamlıyor ve açılışı yapılıyor.Herkes heyecanla beklerken birde bakıyorlarki saat tersine çalışıyor.Baba bilerek böyle yaptığını söylüyor ve açıklıyor.Zaman tersine akarsa belki kaybettiğimiz insanları geri kazanırız.Askere yollayıp şehit düşen oğullarımız belki evlerine dönebilir.. Ben zaten başlamıştım bu hikayede ağlamaya =) Filme bağlayıcı ilk sahneydi..




Benjamin Button,doğumunda annesini yitirmiş ve bundan dahada talihsiz olarak yaşlı doğmuş bir bebek. Babası eşinin ölümüne ve çocuunun talihsiz durumuna acısından bir huzurevinin kapısına bırakıyor Benjamin'i.Vücudunun yapısına anlam veremeyen huzurevi sahibesi,doktora gösteriyor bebeği.Doktor bebeğin sanki ölüm döşeğindeki bir yaşlı gibi bir vücuda sahip olduunu söylüyor.Sanıyorlarki birkaç gün yaşayıp ölücek bu yaşlı bebek.Bir taraftan ölümü beklenirken diğer taraftan vücudu gün be gün düzeliyor.Yedi yaşına kadar tekerlekli sandalyede yaşıyor daha sonra bastonla yürüyor..Sonraları bir süreliğine normal yaşında oluyor.Fakat tersten bir hayat bahşedildiği için git gide gençleşmeye başlıyor ve yaşadıkları bu durumu kaldıramıyor.. Daisyle seneler süren arkadaşlığı,Benjaminin normale dönmesiyle aşka dönüşüyor.Daisynin hamile olması ve Benjaminin hergün biraz daha gençleşmesi Onu düşünmeye itiyor.Ben bu çocuğa nasıl bi baba olurum?.. En sonunda çareyi terketmekte buluyor.O güçsüz halini sevdiği kadın ve evladı görsün istemiyor..





Son sahnelerde,Daisy Benjamini buluyor.Vücudu 9 yaşlarında ama ruhu 50li yaşlarda olarak.Hafızası kayıp olduundan hatırlayamıyor Daisy'i.En son ve beni en ağlatan sahnesi;Daisy'nin hayatının aşkını minik bi bebek olarak elinde tutarak ölümüne tanık olması..Şimdi bile gözlerim doldu.Film bitince zor kalkmıştım zaten yerimden.Biz Daisynin Benjaminin çocukluunda yanında oluşunu izlerken bir yandan Benjamin arka fonda,hayatımızı dikkatli ve istediklerimizi yerine getirerek yaşamamız gerektiğini anlatıyor.Zaten orada başlıyorsun ağlamaya.O karaktere öyle üzülüyorsunki..Onun yaşamındaki haksızlık içini parçalıyor resmen. Bide bu tarz her haksız yaşam filminde olduu gibi Benjamin de öylesine dürüst öylesine temiz ve sakin bir adamki..


Film 16 dalda Oscar adayı ve eminim En iyi film ve En iyi makyaj ödülerini alır.Mükemmel makyaj yapılmış çünkü.Cate Blanchett'in hiçbi zaman gerçek yaşını anlayamıyor insan.. Ve Brad Pitt'in 17-18 yaşındaki halinin kaş kusurunu saymazsak makyajları her yaşını mükemmel yansıtmış.







Geç kaldığınız bazı durumları anlatıcak ve harcadığınız her dkya deyicek bu filmi izleminizi şiddetle tavsiye ederim.Muhtemelen izlemeyenlerde okudu çünkü bu yazımı =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder