10 Eylül 2012 Pazartesi

The Newsroom (8,7/10)

Adam Sandler'ın "Asabi" isimli bir filmi vardı. Eski ve çok hoş olmayan bir filmdir ama asabiliğin tanımını kusursuz şekilde yapmışlardı filmde. İki çeşit asabiyet vardı. Birincisi, hepimizin bildiği gibi, olaylara kolay sinirlenme ve otokontrolü kaybedip çabuk tepki verme. İkincisi ve daha tehlikeli olanı ise sinirlendiği halde tepki vermeme ve içine atıp olmadık bir anda patlama. Ben de dahil pek çoğumuz ikinci asabiyete dahiliz.. The Newsroom'un ilk sahnesi de bize Asabi filmini hatırlatıyordu. Ortada duruma dahil olmak istemiyor gibi görünen, kısa, genel, esprili cevaplar veren bir adam vardı. Aslında kızgındı ülkesine olanlara, siyasi saçmalıklara, o esnada söylenenlere.. İlk bölümü izlerken bir kızın "Amerikayı dünyanın en iyi ülkesi yapan nedir?" sorusunu sormasıyla adam yani Will McAvoy, bir iki geçiştirmeden sonra bizi dizinin daha ilk sahnesinden bağımlı yapan cevabını veriyor..

Zaten oldum olası yabancıların bizim aksimize kendi kendilerini eleştiren yönlerini çok severim. Biz sadece karşıtı olduğumuz partinin yaptığı işleri, sahibi olduğu adamları eleştiririz. Mantıksızca tutarsızca. Onun haricinde kimse ne kendini eleştirmeye kalkar, ne de taraftarı olduğu takımı, idolü olan kişiyi, içinde bulunduğu olayı..

Mesela.. Bizim dizilerimiz tek konu üstüne döner. Çoğu saçmalık ya da çalıntıdır. Adamların dizilerine yaptığımız acımasız eleştirilere bir bakın. Bu kadar üstünde çalışılmış, çabalanmış, paçalarından alın teri akan bir dizi için bile neyi beğenmiyoruz? Çok konuşuyorlarmış! İlk bölümün uzun olması can sıkıyormuş!

Mesela biri gerçek bir eleştiri yapsın ve desin ki ilk 10 bölüm için başladıkları, heyecanlandırdıkları bütün konuları (aşkları, düşmanları) sonlandırmışlar. Sanki biri uzun bir dizinin özetini vermiş gibi. Jim ve Maggie aşkının başına 10 bölüm için çok fazla olay geldi ve sonunda -harika bi sahneyle- aşklarını itiraf ettiler. Evet kavuşmadılar ama bizi heyecandan gebertebilecekken, çok hızlı geliştirdiler olayları. Ya da üst yönetimin başımıza açtığı belaları çok çabuk aydınlattılar. Yardımcı adam yolladılar da, adam intihar etti de, 2 bölüm önce Will'in sonu ne olacak derken 2 bölüm içinde üst yönetimi alt bile ettik..

Ne bileyim.. Belkide 2.sezondan itibaren bu tutum değişecektir.

Bir başka eleştirim de.. O nasıl bir sevgililer günü hediyesiydi? Bu nasıl bir aşktır? Will'in beğendiği ve her izlediğinde ağladığı sahneyi unutmamıştı ve bire bir yaşattı sahneyi ona. Diğer pek çok şey gibi bu da harika düşünülmüş bir sahneydi.

Bu arada Don'ın iyi bir adam olup olmadığını çözebilen var mı?





Hakkını vermeli, tebrik etmeli ve bu kadar sığ izleyiciler olmamalıyız. 2.sezonu sabırsızlıkla bekliyoruz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder